Haberaktif’te bunu konuşuyoruz. YGS’deki şifre skandalı… Cumhurbaşkanı, Başbakan tatmin oldu da acaba öğrenciler, veliler, seçmenler tatmin oldu mu? Yaşananlar sandığa yansır mı?
GENAR’dan Mustafa Şen diyor ki: Durum berbat bir hale gelirse… Kendimi tutamayıp soruyorum: Bundan daha berbat bir hale gelirse mi? “Evet” diyor Mustafa Şen: Bundan daha berbat bir hale gelirse…
Mustafa Şen ‘minimal dalga’ yaklaşımından söz ediyor. Yani iktidarın ve muhalefetin oturdukları oy oranı bantlarında bu tür olaylar sadece minimal dalgalar yaratıyor. Nasıl olur yahu? 1 milyon 700 bin adayı ve onların ailelerini etkileyen bir skandal nasıl olur da sadece minimal dalgalar yaratır? İnsan başta “Hadi canım” diyor ama aslında Mustafa Şen doğru söylüyor.
Referandum oylamasını referans alırsak eğer kamuoyunun bir kısmı bu türden her olayda daha da büyük bir şüpheciliğe kapılırken diğer kısmı bilançoyu iktidara çıkaran yaklaşımlara fazla prim vermiyor. Hal böyle olunca partilerin oturduğu ana bantlarda minimal dalgalar oluşuyor ama o dalgalara yol açan olayların niteliği, nedeni, faili net olarak ortaya konmadıkça bir süre sonra gündemden düşüyor ve o minimal dalgalar sönüyor.
Ama tabii ki bu durum olayları akıl süzgecinden geçirirken dumura uğrama hakkımızı elimizden almıyor.
Başbakan diyor ki: Taksimde 2 bin genci yürütmek problem değil biz de kalkar karşısında 5 bin 10 bin genci koyarız ama koymuyoruz.
Bu söze “Nasıl yani” dememek mümkün mü? Toplumsal hareketliliği, kitlelerin gösterilerini her zaman muhalefetin kışkırtması olarak nitelemek mümkün? Ama bu kolaycı bir yaklaşım.
O gösterilerin en azından önemli bir kısmını facebook’ta örgütlenen öğrencilerin düzenlediğini ve eylemleri sırasında herhangi bir siyasi angajmanı yansıtacak pankartlar dövizler taşımamaya özen gösterdiklerini biliyoruz.
Kaldı ki aslında her duruş her gösteri doğası gereği politik değil midir? Demokrasilerde gösteri nedir, gösteriler siyaseten ne anlama gelir diye 21. Yüzyıl’ın ilk 10 yılının sonunda yeniden bir tartışma mı başlatacağız?
Peki istenirse onların karşısına çıkacak ama gerginlik olmasın diye çıkarılmayan 5-10 bin genç kim? Meydanlara çıksalar onlar ne diyecekler? Hangi sloganları atacaklar? Dövizlerinde pankartlarında ne yazacak? Ayrıca buradaki biz ve siz kim? Toplumsal gösterilere böyle mi yaklaşacağız? Mesela şu an eylem yapan doktorların karşısına iktidarı destekleyen doktorlar mı çıkacak? Keza 1 Mayıs’ta da böyle karşıt gruplar mı çıkarılacak?
Sorular çok ama uzatmayalım. Çünkü bunlar da galiba minimal dalgalar gibi birkaç gün gündemi işgal edecek sonra kaybolacak.
Tabii toplumla ilgili yaklaşımların her defasında aynı sonucu vereceğinin garantisi yok.
Yani minimal dalgaların arkasında ciddi bir iz bırakan büyük dalgalara dönüşmesi imkansız değil.
YGS seçimleri etkiler mi?
20.04.2011
Haberaktif’te bunu konuşuyoruz.
YGS’deki şifre skandalı…
Cumhurbaşkanı, Başbakan tatmin oldu da
acaba öğrenciler, veliler, seçmenler tatmin oldu mu?
Yaşananlar sandığa yansır mı?
GENAR’dan Mustafa Şen diyor ki: Durum berbat bir hale gelirse…
Kendimi tutamayıp soruyorum:
Bundan daha berbat bir hale gelirse mi?
“Evet” diyor Mustafa Şen: Bundan daha berbat bir hale gelirse…
Mustafa Şen ‘minimal dalga’ yaklaşımından söz ediyor.
Yani iktidarın ve muhalefetin oturdukları oy oranı bantlarında
bu tür olaylar sadece minimal dalgalar yaratıyor.
Nasıl olur yahu?
1 milyon 700 bin adayı ve onların ailelerini etkileyen bir skandal
nasıl olur da sadece minimal dalgalar yaratır?
İnsan başta “Hadi canım” diyor ama aslında Mustafa Şen doğru söylüyor.
Referandum oylamasını referans alırsak eğer
kamuoyunun bir kısmı bu türden her olayda
daha da büyük bir şüpheciliğe kapılırken
diğer kısmı bilançoyu iktidara çıkaran yaklaşımlara fazla prim vermiyor.
Hal böyle olunca partilerin oturduğu ana bantlarda
minimal dalgalar oluşuyor
ama o dalgalara yol açan olayların niteliği, nedeni, faili
net olarak ortaya konmadıkça
bir süre sonra gündemden düşüyor
ve o minimal dalgalar sönüyor.
Ama tabii ki bu durum
olayları akıl süzgecinden geçirirken
dumura uğrama hakkımızı elimizden almıyor.
Başbakan diyor ki:
Taksimde 2 bin genci yürütmek problem değil
biz de kalkar karşısında 5 bin 10 bin genci koyarız
ama koymuyoruz.
Bu söze “Nasıl yani” dememek mümkün mü?
Toplumsal hareketliliği, kitlelerin gösterilerini
her zaman muhalefetin kışkırtması olarak nitelemek mümkün?
Ama bu kolaycı bir yaklaşım.
O gösterilerin en azından önemli bir kısmını
facebook’ta örgütlenen öğrencilerin düzenlediğini
ve eylemleri sırasında
herhangi bir siyasi angajmanı yansıtacak
pankartlar dövizler taşımamaya özen gösterdiklerini biliyoruz.
Kaldı ki aslında her duruş her gösteri
doğası gereği politik değil midir?
Demokrasilerde gösteri nedir, gösteriler siyaseten ne anlama gelir diye
21. Yüzyıl’ın ilk 10 yılının sonunda yeniden bir tartışma mı başlatacağız?
Peki istenirse onların karşısına çıkacak
ama gerginlik olmasın diye çıkarılmayan 5-10 bin genç kim?
Meydanlara çıksalar onlar ne diyecekler?
Hangi sloganları atacaklar?
Dövizlerinde pankartlarında ne yazacak?
Ayrıca buradaki biz ve siz kim?
Toplumsal gösterilere böyle mi yaklaşacağız?
Mesela şu an eylem yapan doktorların karşısına
iktidarı destekleyen doktorlar mı çıkacak?
Keza 1 Mayıs’ta da böyle karşıt gruplar mı çıkarılacak?
Sorular çok ama uzatmayalım.
Çünkü bunlar da galiba
minimal dalgalar gibi
birkaç gün gündemi işgal edecek
sonra kaybolacak.
Tabii toplumla ilgili yaklaşımların
her defasında aynı sonucu vereceğinin garantisi yok.
Yani minimal dalgaların
arkasında ciddi bir iz bırakan büyük dalgalara dönüşmesi
imkansız değil.
Hangisi olacak göreceğiz.
20 Nisan 2011