Aralık 2004

Kopenhag Kriterleri mi Ankara Kriterleri mi?

Zinayı suç sayma girişimleri ve bunun AB cephesinde yarattığı fırtına geride kaldı. Başbakan Erdoğan partisinin ve kendisinin gündeme getirdiği ve Türkiye’de günlerce tartışılan, AB cephesinden tepki çeken konuyu bir günde Brüksel’de çözüverdi. Verheugen kameraların karşısına geçti “Tamam” dedi “Başka bir şart yok.”

Şimgi gözler 17 Aralık’ta. Ankara ısrarlı: Biz kriterleri yerine getirdik, iki yüzlülük yapmayın ! Ne gibi bir iki yüzlülük? Örneğin özellikle Fransa’nın başını çektiği referendum konusu.

Yani Türkiye’nin kaderinin bir başka ülkenin halkının oyuna sunulması. Bu farklı bir muamele. AB’nin kaderinin çizildiği çok önem taşıyan kararların ya da dönüm noktalarının hangisi tam olarak tabanın iradesine bırakıldı ki? AB’nin kaderinde şu ana kadar tabandan çok tavan, fikir babaları, bürokratlar, teknokratlar, devlet ve hükümet başkanları hele hele Fransa ve Almanya belirleyici oldu. Buna AB’nin üye sayısının 15’ten 25’e çıktığı büyük genişleme dalgası da dahil.

Peki şu anda Türkiye için telaffuz edilen referendum AB’nin genişleme sürecindeki diğer ülkelere uygulansaydı ne olurdu dersiniz?

İşte AB’nin kamuoyu araştırma kuruluşu Eurobarometer’ın Nisan 1998 sonuçları. Bakın AB üyesi ülkelerde yapılan anket sonuçlarında aday ülkelerin üyeliğine “evet” ve “hayır”lar ne oranda:

  Evet Hayır
Macaristan 53 24
Polonya 49 29
Çek Cumhuriyeti 48 28
Kıbrıs 46 29
Slovakya 43 32
Bulgaristan 42 33
Estonya 41 32
Litvanya 41 32
Letonya 41 33
Slovenya 39 35
Romanya 39 37

* Standart Eurobarometer, 49, Nisan-Mayıs 1998.

Demek ki bu ülkelerin üyeliği için de bir referandum uygulansaydı özellikle Slovenya ve Romanya için ciddi bir risk söz konusu olacaktı.

Tabii ki Türkiye tarihiyle olsun nüfusuyla olsun, işe ve kariyere susamış genç kitlesinin oranıyla olsun birçok yeni üye ülkeyle karşılaştırılmaz. Ve tabii ki kuralları koyanlar onlar. Üstelik böyle bir farklı muameleyi AB kamuoyunun gözünde meşrulaştırmak konusunda da pek sıkıntılı değiller.

17 Aralık’ta çocuklarımıza, torunlarımıza anlatabileceğimiz bir tarihe tanıklık edeceğiz. Anlatacağımız hikaye nasıl olacak? İşte o belli değil.

Ankara 17 Aralık’ta kötü bir karar çıkması durumunda “Olmazsa olmaz, N’apalım. Biz de o zaman Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yapar, yolumuza devam ederiz.” diyor. Burada derin bir acaba, doğal olarak çoğumuzun aklına takılıyor.

Tüm okurlarımıza yepyeni, gıcır gıcır bir yıl diliyoruz.
Seneye görüşürüz.

Toplam Yorum: ...
captcha
Resimde gördüğünüz harfleri yukarıdaki alana giriniz