BÜ, Bir Avrupa Komisyonu Başkanını ağırlayan İlk Üniversite
Türkiye için hem Kıbrıs sorunu hem de AB üyelik süreci açısından tarihi bir yıl olacaktı 2004. Yeni yılı böyle karşılamıştık. İşte yılın ilk iki ayı geride kalırken o tarih de yazılmaya başlandı. Kıbrıs’ta taraflar masaya oturdu. Avrupa Birliği’nden önemli isimler ardı ardına Türkiye turları düzenlemeye başladılar.
Son gelen Almanya Şansölye’si Gerhard Schröder oldu. Türkiye temasları çerçevesinde adım attığı her yerde yemin etmişti sanki “Sizi destekliyoruz, oyumuz sizden yana.” açıklamasını yapmaya. Sugözü termik santralinin açılışında bile o, kürsüde aynı şeyi söylüyordu. Yere göğe sığdıramadık Schröder’i. Bizdendi.
Ancak yılın ilk iki ayında yazılan tarihin asıl malzemesi Schröder’den de önce gelen isimdi: Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi. Avrupa kapısında 40 yıldır süren serüvenimizde ilk kez bir Komisyon başkanı Türkiye’yi ziyaret ediyordu. Ve 40 yıldır ilk kez gelen bir Komisyon başkanının Türkiye’de konuşma yaptığı ilk ve tek üniversite Boğaziçi oluyordu.
Bu da tesadüf değildi tabii ki. Bu ziyaret sadece Boğaziçi Üniversitesi’nin adından dolayı gerçekleşmemişti. Rektör Sabih Tansal ve yönetimin bu konuda gösterdiği duyarlılık, Boğaziçi’nde açılmış olan Avrupa Çalışmaları Merkezi, bu merkezde Prof. Dr. Kemal Kirişçi ve Doç. Dr. Hakan Yılmaz’ın ciddi çalışmaları sonucu bir süredir zaten AB’den çeşitli isimler sessiz sedasız Boğaziçi’ni ziyaret ediyor, öğretim üyeleriyle öğrencilerle biraraya geliyordu. Prodi’nin ziyareti de bir buçuk yıl önce ayarlanmış bir olaydı.
Boğaziçi’nden ve Türkiye’den bir Prodi geldi geçti. Ardında şu sözler kazındı kulaklara.
Türkiye için: “I give my personal guarantee” Boğaziçi için: “Boğaziçi University is a bridge between Turkey and the EU, I love here”
Mart 2004
BÜ, Bir Avrupa Komisyonu Başkanını ağırlayan İlk Üniversite
Türkiye için hem Kıbrıs sorunu hem de AB üyelik süreci açısından tarihi bir yıl olacaktı 2004. Yeni yılı böyle karşılamıştık. İşte yılın ilk iki ayı geride kalırken o tarih de yazılmaya başlandı. Kıbrıs’ta taraflar masaya oturdu. Avrupa Birliği’nden önemli isimler ardı ardına Türkiye turları düzenlemeye başladılar.
Son gelen Almanya Şansölye’si Gerhard Schröder oldu. Türkiye temasları çerçevesinde adım attığı her yerde yemin etmişti sanki “Sizi destekliyoruz, oyumuz sizden yana.” açıklamasını yapmaya. Sugözü termik santralinin açılışında bile o, kürsüde aynı şeyi söylüyordu. Yere göğe sığdıramadık Schröder’i. Bizdendi.
Ancak yılın ilk iki ayında yazılan tarihin asıl malzemesi Schröder’den de önce gelen isimdi: Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi. Avrupa kapısında 40 yıldır süren serüvenimizde ilk kez bir Komisyon başkanı Türkiye’yi ziyaret ediyordu. Ve 40 yıldır ilk kez gelen bir Komisyon başkanının Türkiye’de konuşma yaptığı ilk ve tek üniversite Boğaziçi oluyordu.
Bu da tesadüf değildi tabii ki. Bu ziyaret sadece Boğaziçi Üniversitesi’nin adından dolayı gerçekleşmemişti. Rektör Sabih Tansal ve yönetimin bu konuda gösterdiği duyarlılık, Boğaziçi’nde açılmış olan Avrupa Çalışmaları Merkezi, bu merkezde Prof. Dr. Kemal Kirişçi ve Doç. Dr. Hakan Yılmaz’ın ciddi çalışmaları sonucu bir süredir zaten AB’den çeşitli isimler sessiz sedasız Boğaziçi’ni ziyaret ediyor, öğretim üyeleriyle öğrencilerle biraraya geliyordu. Prodi’nin ziyareti de bir buçuk yıl önce ayarlanmış bir olaydı.
Boğaziçi’nden ve Türkiye’den bir Prodi geldi geçti. Ardında şu sözler kazındı kulaklara.
Türkiye için:
“I give my personal guarantee”
Boğaziçi için:
“Boğaziçi University is a bridge between Turkey and the EU, I love here”