Çok yoruldum. Tarih: 4 Temmuz 2003 Bu yazıyı yazarken üzerimdeki en baskın his yorgunluk. İliklerime kadar hissediyorum bunu. Yoruldum dedikçe daha çok yoruluyorum zaten. Üç gündür dergi için koşturuyorum. Önce Ali Müfit Gürtuna ile randevu ayarladık ve kendisini dernekte ağırladık. İstanbul aşığı Gürtuna sanırım artık derneğin o eşsiz atmosferine de aşık oldu. Ardından İnönü Stadı’na daldık. 100. Yılında şampiyon olan Beşiktaş’ı İbrahim Altınsay’la konuştuk, çimlerin üzerinde.. Altınsay bana Beşiktaş’ın Galatasaray’a attığı golün nasıl gerçekleştiğini canlandırarak gösterdi. Ben tabii ki centilmenliğimi bozmadım. O da öyleydi zaten. Yalnız tepemizdeki güneş hiç centilmen değildi. Alelacele yazıların yetiştirilmesi gerekiyor, derginin son taslağını kontrol gerekiyor, son düzeltmeler, gözden kaçanlar derken... Türkşan, editör yazımı soruyor bana. Yazıyorum işte ama bakalım nasıl bitecek?. Bir yandan iş, bir yandan okul, bir yandan öğrencilerim derken kalan son enerjimi harcıyorum sanki şu anda... Gözüm bir yandan da derginin taslağında... Güzel olmuş be... Emeği olan bütün dergi gönüllülerine binlerce teşekkür.. Yoruldum artık bitireyim ben bu yazıyı Ece Temelkuran’ın tavsiyesine uyup, “bir dur ya!” diyemedim hala kendime 1 Ağustos’ta diyeceğim ve Ege’de kaybolacağım derken... bir anda aklıma geldi. Bu gidiş, “bi dur ya!” demek değil..
Bu bir yıllık izin. Benim inisiyatifimde değil. Şirket izin veriyor. Döndüğümde daha verimli çalışabileceğim böylece.. İyi tatiller Eylül’de görüşürüz.
Temmuz 2003
YORULDUM!
Çok yoruldum.
Tarih: 4 Temmuz 2003
Bu yazıyı yazarken üzerimdeki en baskın his yorgunluk.
İliklerime kadar hissediyorum bunu.
Yoruldum dedikçe daha çok yoruluyorum zaten.
Üç gündür dergi için koşturuyorum.
Önce Ali Müfit Gürtuna ile randevu ayarladık ve kendisini dernekte ağırladık.
İstanbul aşığı Gürtuna sanırım artık derneğin o eşsiz atmosferine de aşık oldu.
Ardından İnönü Stadı’na daldık. 100. Yılında şampiyon olan Beşiktaş’ı İbrahim Altınsay’la konuştuk, çimlerin üzerinde..
Altınsay bana Beşiktaş’ın Galatasaray’a attığı golün nasıl gerçekleştiğini canlandırarak gösterdi. Ben tabii ki centilmenliğimi bozmadım. O da öyleydi zaten.
Yalnız tepemizdeki güneş hiç centilmen değildi.
Alelacele yazıların yetiştirilmesi gerekiyor, derginin son taslağını kontrol gerekiyor, son düzeltmeler, gözden kaçanlar derken...
Türkşan, editör yazımı soruyor bana.
Yazıyorum işte ama bakalım nasıl bitecek?.
Bir yandan iş, bir yandan okul, bir yandan öğrencilerim derken
kalan son enerjimi harcıyorum sanki şu anda...
Gözüm bir yandan da derginin taslağında...
Güzel olmuş be...
Emeği olan bütün dergi gönüllülerine binlerce teşekkür..
Yoruldum artık bitireyim ben bu yazıyı
Ece Temelkuran’ın tavsiyesine uyup,
“bir dur ya!” diyemedim hala kendime
1 Ağustos’ta diyeceğim
ve Ege’de kaybolacağım derken...
bir anda aklıma geldi.
Bu gidiş, “bi dur ya!” demek değil..
Bu bir yıllık izin.
Benim inisiyatifimde değil.
Şirket izin veriyor.
Döndüğümde daha verimli çalışabileceğim böylece..
İyi tatiller Eylül’de görüşürüz.